DOLAR

30,1045$% -0.01

EURO

32,7584% -0.03

STERLİN

38,0444£% 0

GRAM ALTIN

1.962,95%-1,24

ÇEYREK ALTIN

3.323,00%-0,32

BİTCOİN

1302035฿%1.00412

İmsak Vakti a 02:00
Diyarbakır HAFİF YAĞMUR
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Küresel tiyatroda yeni perde; “İklim Değişikliği”

1

BEĞENDİM

ABONE OL

Geçtiğimiz ay imzalanıp TBMM’ nde onaylanan Paris İklim Anlaşması, geçmişteki (İstanbul Sözleşmesi gibi) örneklerden yola çıkılarak temkinli davranılması gereken, bilim adamlarının satır aralarındaki püf noktalarının geniş müzakerelerle incelenmesi gerektiğini ifade ettiği bir anlaşma. Ancak adeta oldubittiye getirilerek Cumhurbaşkanımızın kabul etmesinden çok kısa süre sonra hemen meclisten geçerek yasalaştı ve aceleyle T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı oluşturuldu. İstanbul Sözleşmesi gibi korkuyorum ki imzalayanların dahi “önceden dikkat etmemiştik” dediği bir anlaşma oldu. Aklıselim bilim insanlarımız (bilim kurulu değil, ama ona da bir Bill’ in Kurulu bulurlar yakında) Türk tarımının, hayvancılığının tekstilinin, sanayiinin, zarar göreceği bir anlaşma olduğu yönünde fikir beyan ediyorlar. Anlaşma ile termik santrallerin kapatılması, fosil yakıtlarının azaltılması ile karbon salınımının azaltılarak güya küresel ısınma safsatasının engellenmesi hedeflenmekte. Küresel ısınma safsatası dedim çünkü bilimsel veriler bu anlaşma için dayanak gösterilen verilerin aksini söylüyor.  Şöyle ki; Antarktika ve Kuzey Kutbu’ nda son otuz yılın sıcaklık ortalamasından daha düşük sıcaklık değerleri, Grönland’ de buzulların güçlenmesi, Kuzey Yarımküre’ de yüz yıllık soğuk rekorlarının kırılması, küresel ısınmaya dayanak teşkil edilmeye çalışılan kutuplarda buzların erimesine ve dünya çapında deniz seviyesinin yükselmesine yol açacağı iddiaları, tıpkı Covit19 meselesinde olduğu gibi küresel bir aldatmacanın eşiğinde olduğumuzu gösteriyor.

Hâlbuki dünyanın geçmişte de mini buzul çağı yaşadığı, ısındığı, bu şekilde dünyanın dengesinde var olan bir olayı, insanlara gerçekte olmayan küresel ısınma tehlikesi diye ana akım medya ve küresel sosyal mecralarca iklim paniği ve korku seli yayılmaya çalışılıyor. Korku ile toplumları küresel çapta nasıl dizayn ettiklerini gözümüz önünde yaşıyoruz.

Bu anlaşma ile gelişmekte ve geri kalmış olan ülkelerin ekonomisinin alt üst olacağı, birçok alanda karbon vergisi gibi vergilere maruz kalacakları öngörülmekte. Bilimsel çalışmaları arttırarak metan gazını azaltmak yerine, hayvancılığı yok etme noktasına varacak planların ucu görünüyor. Yapay ete büyük yatırımların yapıldığı, insanları sentetik gıdaya mecbur bırakmanın asıl hedef olduğu bu anlaşmaya imza koyduktan sonra kamu spotlarında, haberlerde, insanların bilinçaltına göndermelerde bulunularak olmayan bir küresel ısınma ve olası tehlikeleriyle amaçlarına zemin hazırlıyorlar.

Gelelim Covit-19 meselesine; insanlığı bezdiren bu meselede güya hastalık teşhisinde kullanılan PCR testinin güvenirliğine dair olumsuz tespitlere, tedavi protokolünden kaldırılmasına rağmen favipiravir adlı ilacın kullanımının hala uygulanması, çocuklarda bu hastalığın ölüm oranının milyonda bir olmasına rağmen çocuklarımıza bu sıvının vurulmasına ısrarla devam edilmesi, maskenin zararlarına dair dünyada yüzlerce davanın kazanılmasına rağmen, maske dayatmasına devam edilmesi benim gibi birçoğumuzda, dünya kamuoyundan bu olaylarla ilgili bilimsel açıklamalar, farklı görüşler olmasına rağmen cumhurbaşkanımızın tek kanaldan bilgilerle etrafının kuşatılarak, kamuoyunda tepki çeken uygulamalarla hükümetin altının oyulduğu yönünde endişelere yol açıyor.

Komplo teorisi deyip geçilen birçok şeyi ülke olarak yaşadığımız bu günlerde işinin ehli, dürüst, her meslekten insana ihtiyacımız var. Ülkemde de dünyada da hiçbir mazlum zarar görmesin niyetimiz. Abdullah Çiftçi, Ramazan Kurtoğlu, Prof. Dr. Serhat Fındık, Dr.Ümit Aktaş, Neva Çifçioğlu gibi   insanlık için araştıran insanlarımızı dinlemenin de bu konularda sağduyulu, ve tutarlı fikirlerin ortaya çıkmasında etkisine inanıyorum.

Diyarbakır Web Tasarım