30,1045$% -0.01
32,7584€% -0.03
38,0444£% 0
1.962,95%-1,24
3.323,00%-0,32
1302035฿%1.00412
PKK’nın 5-7 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirdiği sözde fesih kongresinden sonra kamuoyuna yapılan açıklamada, silahlı mücadeleyi bıraktıklarını ve tüm örgütsel faaliyetlerini durdurduklarını ilan ettiler. Açıklamada, teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın sunduğu dört maddelik önerinin kabul edildiği vurgulanırken, “Silahlı mücadele yöntemine son veriyoruz” denildi.
İlk bakışta bu açıklama, Türkiye’nin yıllardır yürüttüğü terörle mücadelenin bir sonucu gibi yorumlanabilir. Ancak satır araları okunduğunda, bu açıklamanın bir sona değil, yeni bir evreye geçiş işareti olduğu açıkça görülüyor.
Gerçekten Fesih Mi, Taktik Değişikliği Mi?
Açıklamada yalnızca “PKK” isminin geçmesi, ancak örgütün asıl çatısını oluşturan KCK’dan ve diğer alt yapılardan hiç söz edilmemesi oldukça manidar. PKK, aslında tek başına bir terör örgütü değil; çok uluslu ve çok katmanlı bir yapının yalnızca Türkiye koludur.
Bugün PKK diyerek perdeye veda eden yapı, yarın KCK, YPG, PJAK ya da SDG adıyla sahneye yeniden çıkabilir. Nitekim aynı ideoloji, aynı lider kadro, aynı hedefler hâlâ yerli yerinde duruyor.
KCK: Terörün Çok Uluslu Çatısı
Bu yapıyı anlamadan PKK’nın fesih kararını değerlendirmek eksik kalır. KCK (Koma Civakên Kurdistanê), sözde “Kürdistan Topluluklar Birliği” adı altında faaliyet gösteren, farklı ülkelerdeki uzantılarıyla organize çalışan bir terör yapılanmasıdır.
Bu yapılanmanın coğrafi dağılımı ise şöyledir:
• Türkiye’de: PKK
• İran’da: PJAK
• Irak’ta: YPG (bölgesel geçiş noktaları ve lojistik destek)
• Suriye’de: SDG/YPG (ABD destekli yapılanma)
• Avrupa’da: KCK merkez yapılanması (siyasi, finansal ve propaganda ayağı)
Bu tablo, karşımızda yalnızca bir örgüt değil, bir terör holdingi olduğunu gösteriyor. Fesih, bu ağın tamamını kapsamadığı sürece, inandırıcı olamaz.
Kandil’in Öcalan’a Rağmen Ajandası mı Var?
Açıklamada Öcalan’ın önerilerine atıf yapılması, bu kararın onunla eşgüdümlü alındığı izlenimi verse de, gerçekte Kandil’deki yapı uzun süredir Öcalan’dan bağımsız bir strateji yürütüyor. Zira Öcalan yıllardır tecritte ve kamuoyuna doğrudan bir mesaj veremiyor.
Kandil’in bu açıklamayı, örgütün uluslararası meşruiyetini artırmak için bir fırsat olarak kullanması da mümkün. Siyasi kanatlarını Avrupa’da daha açık faaliyetlere yönlendirmek, Suriye’de SDG aracılığıyla kendini “laik ve demokratik güç” gibi pazarlamak, bu adımın perde arkasında duran hedefler arasında olabilir.
Bu Gelişme Kimlerin İşine Yarar?
PKK/KCK yapılanması, yalnızca Türkiye için değil, İran, Irak ve Suriye için de bir güvenlik tehdidi. Buna rağmen bu yapı, uzun yıllardır farklı ülkelerin bölgesel çıkarları için kullanıldı.
• ABD ve Avrupa, Türkiye ve İran’a karşı bu yapıyı denge unsuru olarak gördü.
• İsrail, bölgede İran etkisini kırmak adına zaman zaman dolaylı destekler sundu.
• Rusya ve Çin, Batı etkisini kırmak için bu yapıyı kontrol altında tutmaya çalıştı.
Bu nedenle PKK’nın feshi, bu güçler için yeni bir “yeniden pozisyonlanma” süreci olabilir. İsim değişir, destek şekil değiştirir, ama amaçlar aynı kalabilir.
Türkiye Ne Yapmalı?
Türkiye, bu açıklamayı sadece bir son olarak değil, yeni bir dönemin başlangıcı olarak okumalıdır.
• Rehavete kapılmadan istihbarat ve güvenlik güçleri teyakkuzda olmalı.
• Yeni yapıların isim, kadro ve bölge bazlı analizleri çok dikkatli yapılmalı.
• Uluslararası arenada “terörü aklama girişimlerine” karşı proaktif ve sert bir diplomasi yürütülmeli.
Son Söz
PKK’nın feshedildiği iddiası, kulağa hoş gelen bir haber gibi dursa da, gerçek öyle mi?
Adı silinmiş bir örgüt, zihniyetiyle, hedefiyle, bağlantılarıyla hâlâ ayakta kalabiliyorsa, o sadece maskesini değiştirmiştir.
Türkiye için tehdit, adla değil, zihniyetle ilgilidir. O yüzden sormak gerekir:
PKK bitti mi, yoksa sadece maskesini mi değiştirdi?
DTSO Amaç ve Görevlerinin Dışına Çıkmıştır
Diyarbakır Web Tasarım Ajansı