İBRET AL EY CAN
Mazideki gibi çadır yok, vahşi hayvan derdi yok, nöbet yok…
Çoğu site olan ve nicenin kale sandığı dev binalar var, kendini güvende hisseden nice insanoğlunun derin gafletleri var.
Bir zamanlar bırak naylon binaları bizzat dağı oyan helaki kavimler vardı, bak şimdi yerinde yeller esiyor!
Kendinizi o dağ gibi kale sandığınız binalarda rahat, güvende mi hissediyorsunuz?
Yerin yedi kat dibinden tek bir emri yeter Allah’ın!
Rabbinin sonsuz kusursuz gücünü gör, imtihanları ve uyarıları gör, gerçekleri gör.
Batılı şeytanlar Mushaf’a el uzattı, onda bile ümmetin sesi tam çıkamadı, İsrail en şeytani hükümeti kurdu, siyasete köle olanlar artık Siyonist şeytana ses bile çıkarmıyor. Filistin mazlumları artık haberde bile zor geçiyor! Irkçılıklar almış başını gidiyor! Muhacir mazlumlar ülkeden kovulmak, Esad şeytanına gönderilmek isteniyor!
Haramların arttıkça artığı bir Ümmet Coğrafyasında belaların arttıkça artmasını nasıl beklemezsiniz?
Şimdi samimi pişmanlık, ihlaslı tevbe zamanı… Öze dönme zamanı…
Kimseye zulmetmeme, zalimleri adaletle engelleme, bitkiden hayvana kadar cümle canlıya kanat germe zamanıdır, yetimi ezdirmeme, miskini hor görmeme, tevazu zamanıdır, yeniden sıla-i rahime dönme, komşuluğu, İslami Birliği güçlendirme zamanıdır.
Müslümanların ülkesinde nice İslam düşmanı açıktan hücum ediyor da ediyor, buna susarsak daha çok başımıza bela gelir, Hakk aşkıyla bunlara karşı en çetin mücadeleyi verme zamanıdır.
Daha kaç silkelenme bekliyorsun uyanman için ey can, Rabbinin davasına Serdengeçti olmanın zamanı gelmedi mi?
İçimizdeki İslam düşmanlarını Allah’ın izni ve inayetiyle tarumar etmenin zamanı gelmedi mi? Hiç değilse 10 yıl evvelki sağlam duruşların, dayanışmanın, infakların zamanı gelmedi mi?
Mümin yürekler birbirinden ayrıldıkça araları kazalar, belalar, acılar dolduracak!
Daha ne beklersin uyarı için? Topyekûn bir helaki mi! Geçmiş kavimlerden, yakın tarihteki belalardan İBRET AL…
Bilal Yavuz