DOLAR

30,1045$% -0.01

EURO

32,7584% -0.03

STERLİN

38,0444£% 0

GRAM ALTIN

1.962,95%-1,24

ÇEYREK ALTIN

3.323,00%-0,32

BİTCOİN

1302035฿%1.00412

İmsak Vakti a 02:00
Diyarbakır HAFİF YAĞMUR
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

İNSANLARA ÇİP TAKMAK

İNSANLARA ÇİP TAKMAK
12

BEĞENDİM

ABONE OL

Covit -19 pandemisi için üretilen aşılarla birlikte insanlara çip takılabileceği konusu ile ilgili kuşkular yeniden gündeme gelirken insanın ne olup ya da ne olmadığı ile ilgili hararetli tartışmalarda her platformda yeniden başladı.

 

Eğer insanı sadece biyolojik bir varlıktan ibaret  olarak görürsek ,  insanları  içgüdülerinin  veya  çeşitli biyokimyasal süreçler sonucu oluşan  hormonlarının esiri , ruhtan yoksun  birer  varlık  olarak kabul  edersek,  bu biyokimyasal süreçleri kontrol eden mekanizmaları etkilemek yoluyla insanların her türlü duyusal ve bilişsel davranışları da kontrol  altına alınır veya  istenilen yönlere doğru  yönlendirile bilinir diye yargıya varmakta  yanlış bir düşünce olmaz. (ki insanlara çip takılabileceği  düşüncesinde olanların  çoğunluğu da  böyle düşünüyorlar.)

Ama tarihin her döneminde,  her toplumda , bazen  kutsal değerleri  , bazen de  bilim, sanat ve felsefeyi  bu saplantılı hükmetme arzularına  alet ederek   kimi zaman bir megaloman, kimi zaman bir  din adamı , kimi zaman büyücüler , kimi zamanda tanrının yeryüzündeki temsilcisi   olduğu  iddiasındaki  bazı krallar,   insanları amaçları doğrultusunda kullanmak için  insanların duygu , düşünce ve  davranışlarını kontrol etmek  amacıyla çeşitli yöntemler ve görüşler ileri sürmüşler  ve  bu uğurda milyonlarca insanının katilleri olmuşsalar da   insanoğlunun  öngörülemezliği , isyankarlığı ve hayal gücü yeteneğinin sınırsızlığı karşısında  tümü  de geride büyük acılar bırakarak başarısızlığa uğramışlar.

Şimdi de  bazı  yeni megalomanlar  çip dedikleri  bir teknoloji ürünü aracılığıyla insanların ruhunu ve bedenini  kontrol altına alabileceklerini düşünmekteler,  oysa çip diye düşündükleri şey zaten insanın  DNA’sında , genlerinde  şifrelenmiştir , sorun tüm bu doğal çiplere ve bu doğal  çiplerin emrediciliğine rağmen  insanın duygu , düşünce ve davranışlarının  öngörülememezliğidir …

Örneğin  genlerimiz bize karanlıkta uyumayı güneşle uyanmayı emreder ama  biz geceleri  sebepsiz sabahlar ya da gündüzleri  bazen uykusuz olmasak da uyuruz …

Üreme içgüdümüz  bize cinselliği  emretse de  ölene dek   cinsel duygularımızı  baskılayabiliriz…

Yaşama içgüdümüz yemeyi, içmeyi emreder , hatta  yaşamak için gerekirse yok etmeyi…

ama oruçlarla bedenini ve ruhunu  terbiye eder, inançları için ölümlere gider  ve  hatta bazen intihar bile edebilirler  beşer doğup da insanlık yolunda yol almışlar, hem de bazen  bir mabet de bile…

Merhamet dediğimiz ayna nöronlarımızın…

Mutluluk da  serotonin   ve dopamin  hormonlarımızın  bir sonucu olsa da…

bazen yeryüzündeki en azgın bir yaratığa dönüşebilirken , ayna nöronu en fazla olan  insanlar hem de  ,  bazen de  mutluluklarını feda ederler  başkaları  acı çekmesin diye,  Homo sapiens’likten  insanlığa doğru  yol almışlar…

Annelik  içgüdüsü   oksitsin hormonu,  proklatin , glükokortikoid  grubu hormonlarda babalık hormonu  olsa da…

Bebeklerini çöplüklere terketmezler  mi  bu hormonlara sahip  bazı anne ya da  babalar?

İnsan olabilme  süreci  ister Ali ŞERİATİ’nin de dediği gibi topraktan yaratılıp ruh üflenen  Adem babamızın  cennetten kovulduğu beşer olma anıyla başlayıp, ahlak, inanç  gibi manevi  değerlerle   kendini  geliştirme süreci ile devam etmiş olsun…

Ya da bazılarının söylediği gibi, bir tutam yıldız tozundan  tek hücreli  canlılar ,tek hücreli canlılardan da biyolojik bir varlık olan Homo sapiens’e  evirilip , Homo sapiens’ten de soyut değerlerle kendini donatan biyokültürel  bir varlığa dönüşmüş  olsun …

Kesin olan tek şey kaderin bilinemezliği  ya da  insan davranışlarının öngörülemezliğidir. Öyle olmasa doğası gereği  ateşten kaçması gereken insan kendini yakarak intihar eder mi hiç?

Günümüzde  bazı  yeni megalomanların şimdi de  insanlara çip takarak onları  kontrol altına alma hayali yeniden depreşmiş olabilir ama bu nafile bir çabadır  ve  geçmişte insanın ruhu ve bedeni üzerinde tahakküm kurmaya çalışanların çabaları gibi yine büyük  acıları arkasında  bırakarak başarısız olmaya mahkumdur…

Çünkü insan sadece biyolojik bir canlı değildir bir otomobilin çalışma mekanizmasını çözen bir mühendis  tüm otomobillerin işleyiş mekanizmasını çözer ama bir insanı çözen bir bilim insanı sadece bir insan hakkında genellemelerde  bulunabilir , geriye kalan yaklaşık 8 milyar insan o bilim adamı için bilinmezliğini korumaya devam eder. Çünkü en basitinden parmak izimizden de görülebileceği gibi hiçbir insan bir diğerinin kopyası değildir.

Ramazan GÖKÇİ

Gazeteci/Yazar

Diyarbakır Web Tasarım