Konya’da “Ö. G. Yatırım Grubu”na Şok Soruşturma: Milyarlarca Liralık Tefecilik ve Mülk Yağması İddiası
Konya’da kurulduğu öne sürülen “Ö.G. Yatırım Grubu” adlı yapının, borçlandırma, tehdit ve mülk devri gibi yöntemlerle yüzlerce vatandaşı mağdur ettiği iddia ediliyor. Cumhuriyet Başsavcılığı; tefecilik, dolandırıcılık ve organize suç şüphesiyle çok yönlü soruşturma başlattı. Şirket sahibinin hızla artan serveti dikkat çekiyor.
Konya’da ortaya çıkan iddialar, Türkiye“nin son yıllarda karşılaştığı en geniş çaplı ekonomik suç örgütlerinden birine işaret ediyor. “Ö.G. Yatırım Grubu” adıyla anılan yapının, özellikle ekonomik çıkmazda olan bireyleri yüksek faizle borçlandırarak, geri ödemelerde başarısız olanlardan taşınmazlarını gasp ettiği öne sürülüyor.
Yüzlerce kişi mağdur oldu
İddiaya göre Ö.G. Grubu, yalnızca bireylerle sınırlı kalmayarak okul yöneticileri, küçük esnaf ve bazı iş insanlarını da ağına düşürdü. Şirketin hukuk dışı yollarla mülk devralma işlemlerini sistematik biçimde sürdürdüğü belirtiliyor. Birçok kişi, baskı ve tehditle mal varlıklarını kaybettiklerini ifade etti.
Yargı devrede: Dört ayrı suçtan soruşturma başlatıldı
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, kamuoyuna yansıyan şikayetler ve mağdur beyanları doğrultusunda A.B. Yatırım Grubu’na yönelik tefecilik, dolandırıcılık, mala zarar verme ve tehdit suçlamalarıyla geniş kapsamlı bir soruşturma başlattı. Soruşturma dosyasında onlarca isim yer alıyor.
Serbest piyasaya darbe: Mülklerde tekelleşme şüphesi
Şirketin teminat olarak aldığı gayrimenkullerle Konya’daki bazı bölgelerde mülk fiyatlarını ve piyasayı kontrol etmeye çalıştığı iddia ediliyor. Uzmanlara göre bu durum, serbest piyasa düzenini tehdit ediyor ve rekabet hukukuna aykırılık teşkil ediyor.
Servet patlaması: Şirket sahibi nasıl zenginleşti?
Ö.G. Yatırım Grubu“nun sahibi olduğu belirtilen Ö. İ. Y.’nin, kısa süre önce asgari yaşam standardına sahipken bugün milyonlarca liralık servet ve onlarca taşınmaza sahip olduğu dikkat çekiyor. Bu hızlı zenginleşme, yargı makamlarının yanı sıra kamuoyunun da dikkatini çekmiş durumda.
Ekonomik terör tanımı tartışılıyor
Bazı uzmanlar bu yapının faaliyetlerini, ‘ekonomik terör’ olarak tanımlıyor. Hukuki baskılar, psikolojik yıldırmalar ve zaman zaman fiziki tehditlerle desteklenen bu mekanizmanın sosyal tahribata yol açtığı öne sürülüyor.
Basın ve hukukçular uyarıyor
Yerel gazeteciler ve hukuk çevreleri, söz konusu iddiaların yalnızca bireyleri değil, tüm şehir ekonomisini sarsabilecek boyutta olduğunu belirtiyor. Uzmanlar, kamu otoritelerinin benzer yapılarla mücadelede daha etkin olması gerektiğini ifade ediyor. Ancak yargı süreci tamamlanmadan, kişiler hakkında kesin suçlamalarda bulunulmaması gerektiği de vurgulanıyor
Konya’da “Ö.G. Yatırım Grubu” adıyla faaliyet gösterdiği iddia edilen yapı, yüksek faizli borçlandırmalar ve mülk gasbı yoluyla çok sayıda vatandaşı mağdur etti. Savcılık, tefecilik ve dolandırıcılık dahil birçok suçtan kapsamlı soruşturma başlattı. Şirket sahibinin dikkat çeken servet artışı, iddiaları daha da çarpıcı hale getiriyor.
Organize suç şüphesiyle inceleme başlatıldı
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, “Ö.G. Yatırım Grubu” olarak bilinen yapıya karşı çok yönlü bir soruşturma başlattı. Yapının, özellikle ekonomik olarak zor durumdaki bireylere yüksek faizle borç verip, ödeyemeyenlerin mallarına el koyarak ciddi bir ekonomik suç ağı kurduğu öne sürülüyor. Savcılık, tefecilik, dolandırıcılık, mala zarar verme ve tehdit suçlarından yürütülen soruşturmanın kapsamını genişletiyor.
Mağdur sayısı artıyor
Edinilen bilgilere göre, söz konusu yapı sadece bireyleri değil, bazı iş insanları, okul yöneticileri ve küçük işletmeleri de hedef aldı. Hukuki tehditler ve psikolojik baskılarla borç tahsilatının yapıldığı, bazen ise fiziki korku unsurlarının devreye sokulduğu belirtiliyor. Yapının, gayrimenkul teminatları yoluyla mülk piyasasında tekelleşmeye çalıştığı da iddialar arasında.
Ekonomik terör iddiası
Bazı uzmanlar, yaşananları “ekonomik terör” olarak değerlendiriyor. Ö.G. Yatırım Grubu’nun, borçlandırdığı bireyleri sindirme yöntemlerinin yalnızca mali değil, aynı zamanda sosyal ve psikolojik etkileri olduğu belirtiliyor.
Şirket sahibinin serveti dikkat çekiyor
Yapının sahibi olduğu iddia edilen 32 yaşındaki Ö. İ. Y.’nin, birkaç yıl öncesine kadar dar gelirli bir hayat sürdüğü, ancak bugün milyonlarca liralık mal varlığı ve onlarca gayrimenkule sahip olduğu ifade ediliyor. Bu hızlı zenginleşme, hem kamuoyunun hem de yargının dikkatini çekmiş durumda. Hakkında çok sayıda mağdur ifadesi bulunan Ö. İ. Y.’nin servet artışı, soruşturmayı derinleştiriyor.
Kamuoyu ve uzmanlar ne diyor?
Yerel basın ve bazı hukukçular, bu tür yapıların yalnızca bireysel mağduriyetler değil, şehir ekonomilerini de tehdit ettiğini belirtiyor. Kamu kurumlarının denetim görevini daha aktif şekilde yerine getirmesi gerektiği vurgulanıyor. Hukuk çevreleri ise yargı süreci tamamlanmadan suç isnatlarının kesin ifadelerle yapılmaması gerektiği uyarısında bulunuyor.
Antalya’da turizm sektörüne katkı sağlayan işletmeler, 27 Haziran’da Konyaaltı Belediyesi Kültür Salonu’nda düzenlenecek olan ‘Antalya Turizmine Değer Katan İş İnsanları Ödül Töreni’nde bir araya gelecek. Sektörün prestij gecesi olarak kabul edilen bu etkinlikte, otel, acente, restoran ve turizm girişimleri ödüllerle onurlandırılacak
Antalya turizminin önde gelen isimleri ödüllendirilecek
Antalya’nın en prestijli organizasyonlarından biri olarak kabul edilen ‘Antalya Turizmine Değer Katan İş İnsanları Ödül Töreni’, bu yıl 27 Haziran tarihinde Konyaaltı Belediyesi Kültür Salonu’nda gerçekleştirilecek. Yeşilçam Medya tarafından düzenlenen ve bu yıl 27’ncisi yapılacak olan etkinlikte, kentin turizmde fark yaratan isimleri sahneye çıkacak.
Turizm sektöründe öne çıkan işletmeler sahnede
Otel, acente, restoran, pansiyon ya da herhangi bir turizm girişimiyle bölgede dikkat çeken işletmeler, bu geceye başvurarak ödül alma fırsatını yakalayabilecek. Etkinlik kapsamında katılımcılar, Antalya’nın tanınmış isimlerinden ödül alacak, medya platformlarında görünürlük kazanacak ve prestijlerini artıracak.
Medya desteğiyle tanınırlık vurgusu
Organizasyon, katılımcılara yalnızca bir ödül töreni değil; aynı zamanda medya desteği de sunuyor. İşletmeler, adlarının Google aramalarında öne çıkması, haber sitelerinde yer alması ve Antalya Tempo Dergisi’nde tam sayfa yayınlanması gibi fırsatlarla tanınırlıklarını artırabilecek. Etkinlik, sosyal medya üzerinden de geniş kitlelere ulaşacak.
Başvurular başladı
Etkinliğe katılım için başvuru ve detaylı bilgi, organizasyon sorumlusu Köksal Selçuk aracılığıyla sağlanıyor.
Ankara’da Büyük Gazze Konferansı Yoğun Katılımla Gerçekleşti
Haber : Köklü Değişim Medya
Köklü Değişim’in, Ankara’da düzenlediği özelde Gazze genelde tüm Filistin için gerçek ve kalıcı çözümün konuşulduğu “Büyük Gazze Konferansı” büyük bir coşkuyla gerçekleştirildi.
“Sözler tükendi!, Diplomasi iflas etti!, Gerçek ve kalıcı bir çözüm için…Büyük Gazze Konferansı” başlığıyla düzenlenen program, sunumu üstlenen Köklü Değişim İstanbul Temsilcisi Muhammed Emin Yıldırım’ın selamlama konuşması ile başladı.
Türkiye’nin en büyük kapalı kongre salonunun hınca hınç doldurulduğu bir atmosferde gerçekleşen konferans, Dünya Kur’an-ı Kerim Okuma Birincisi ve İmam Hatip Mustafa Özcan Güneşdoğdu’nun Kur’an tilaveti ve konuşması ile devam etti.
Güneşdoğdu, ümmet-i Muhammed’in bir araya gelmesi ve selamete çıkması için duada bulunurken, ümmet bir ve beraber olursa sıkıntıların ortadan kalkacağını bir kıssa ile dile getirdi.
Sosyal medyada bir çok kanalda canlı yayınlanan konferansı 100 binden fazla kişi izlerken, #OrdularGazzeye etiketi Türkiye gündeminin ilk sırasına oturdu.
Mahmut Kar: “Kalıcı Ve Gerçek Çözüm Raşidi Hilafet’in Kurulmasıdır”
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, “Rabbimiz bu konferansı önce Gazze ve Filistin’in, sonra da işgal ve zulüm altındaki tüm beldelerimizin kurtuluşu için bir adım kılsın inşallah” duasıyla konuşmasına başladı.
Filistin topraklarını işgal ederek yerleştirilen Yahudi varlığı ‘İsrail’in gayri meşru olduğunu ifade eden Kar, bölgedeki İslam beldeleri olan Ürdün, Mısır ve Türkiye’nin hali hazırda işgalci ile ilişkilerini devam ettirdiğine ve stratejik ihtiyaçlarını karşıladıklarının altını çizdi.
1967 sınırları baz alınarak ortaya atılan “İki Devletli Çözüm” planını net bir şekilde reddeden Kar, Filistin topraklarının tek bir karışında onu meşru görmenin ihanet olduğunu, anlaşma yapan ve normalleşmeye çalışanların ise Allah’ın hükmüne karşı geldiğini ortaya koydu.
Sorunun, işgalci ‘İsrail’in bizatihi kendisi olduğunu vurgulayan Kar, asıl hedefi; “Mahmud Abbas’ın başında olduğu bir devleti kabul etmemiz karşılığında işgali kabul etmemizi ve gasıp Yahudileri meşru görmemizi istiyorlar” ifadeleriyle sömürgeci kafirlerin hedefini ortaya koydu.
Konferansın büyük baskı ve zorluklara rağmen düzenlendiği detayını paylaşan Kar, kalıcı ve gerçek çözümü ise Nisa Suresi 75. Ayeti okuduktan sonra şu ifadelerle beyan etti:
“Gazze dâhil bugün yeryüzündeki tüm işgallerin son bulmasının kalıcı ve gerçek çözümü bölünmüş ve parçalanmış olan İslam ümmetinin vahdetini sağlayacak ve yeniden Müslümanları tek bir çatı altında toplayacak olan Raşidi Hilafet’in kurulmasıdır.”
Şeyh Muhareze: “Askerler nerede? Ordular Nerede?”
Mahmut Kar’ın ardından Filistin’de Aksa Tufanı sonrası İslam beldelerinin ordularını Filistin’i kurtarmaya çağırdığı için 10 ay boyunca işgalci ‘İsrail’ cezaevlerinde esir tutulduktan sonra serbest kalan Filistinli alim Şeyh Yusuf Muhareze’nin video mesajı yayınlandı.
Muhareze mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Gazze halkı barınaksız, gök kubbenin altında, çadır denilen bir parça kumaşın altında. Bombardımanlar altında imha ediliyorlar, yakılıyorlar, katlediliyorlar. Çevredeki Müslümanların yöneticileri ise Gazze kırmızı çizgimizdir diyorlar.
Güç sahipleri nerede? Askerler nerede? Ordular nerede? Gazze’ye yardım etmek için harekete geçin artık! Biliniz ki Allah sizinle birliktedir ve amellerinizi asla zayi etmeyecektir”
Necmettin Irmak: “Allah Yolunda Mücadele Şart”
“Aksa Tufanı, Yahudi’nin Mezarı” sloganları eşliğinde kürsüye çağrılan İslami Dayanışma Platformu’ndan Necmettin Irmak, Allah’ın nusretini hatırlatan ayetleri okuduktan sonra gerçek çözümün Allah yolunda cihad olduğunu ifade etti. Suriye’deki mücadeleyi de örnek veren Irmak, Allah yolunda mücadele etmenin şart olduğunun altını çizdi.
Muhammed Mişeniş: “İslam Dışında İzzet Yoktur”
Daha sonra kürsüye çağırılan Filistin Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Mişeniş, Müslümanları köleleştirmek için sürdürülen Gazze savaşının hedefinin küfre boyun eğdirmek olduğunu ifade etti.
Suriye’de neler yapıldığını ve işgalci varlığının yöneticisi Netanyahu’nun Hilafet’in kurulmasına izin vermeyeceğine dair ifadelerini hatırlatarak bölgemizde büyük bir dönüşüm olduğunu ve bunu salihlerin üstlenmesi gerektiğini vurguladı. Ümmetin yöneticileri arasında ihanet içinde olanlar bulunduğunun altını çizen Mişeniş, “İslam dışında zafer yoktur, İslam dışında izzet yoktur” ifadeleri ile çözümün kaynağını ortaya koydu.
Abdurrezak Ateş: “57 İslam Ülkesi Artık Harekete Geçmeli”
“Ordular Aksa’ya” sloganlarıyla konferansın bir diğer hatibi Diyanet İşleri Başkanlığı Müşaviri Abdurrezak Ateş, konuşmasına başladı.
Organizasyondan dolayı Köklü Değişim’e teşekkür eden Ateş, konuşmaktan değil, karşılık bulamadıkları için yorulduklarını ifade ederek 57 İslam ülkesinin artık harekete geçmesi gerektiğinin altını çizdi ve birlik, beraberlik çağrısında bulundu.
Abdullah İmamoğlu: “Gazze, Bize 57 Devletin 1 Halife Etmediğini Gösterdi”
Ardından “Hayber Hayber Ya Yahud, Ceyşu Muhammed Sevfe Yeud” (Hayberi Hatırlayın Ey Yahudiler! Muhammed’in Ordusu Geri Dönecek) sloganı eşliğinde kürsüye gelen Köklü Değişim yazarlarından İlahiyatçı Abdullah İmamoğlu, konuşmasının başında Gazze’de bir buçuk senedir yaşanan mezalim ve buna karşı direnişin bizlere nelere öğrettiğini sıraladı:
“İmanın, Allah’a güvenip dayanmanın kâfirlerin sahip olduğu teknolojik silahlardan çok etkili bir silah olduğunu gösterdi.
Yahudi varlığının şişirilmiş bir balon olduğunu da gösterdi.
Allah diledikten sonra azların çoklara galip geldiğini gösterdi.
Gazze bize aramızda mesafeler olsa da tek bir Ümmet olduğumuzu gösterdi. Ancak aynı zamanda yöneticilerin bir vadide, ümmetin başka bir vadide de olduğunu gösterdi.
Gazze bize çocukların sahip olduğu boykot hassasiyetine koskoca devletlerin ve yöneticilerinin sahip olmadığını gösterdi. Gazze’de işlenen mezalime rağmen yöneticilerin kanlı ticaretlerini sürdürdüklerini gösterdi.
Yöneticilerin; Gazze’deki Müslümanların çaresizliğini, çadırlardaki yavruların yanışını, binaların yok edilmesini, bebeklerin katledilmesini seyrettiklerini, hiçbir şey yapmadıklarını gösterdi. Müslümanların acılarını BM’ye, uluslararası topluma havale edecek kadar aciz olduklarını gösterdi.
– Arap Birliği’nin, İslam İş Birliği Teşkilatı’nın koskoca bir hiç olduğunu gösterdi.
– Ardında korunacağımız bir Halife ihdas etmediğimiz müddetçe can ve mal güvenliğimizin olmadığını gösterdi.
– Gazze Bize 57 devletin 1 Halife etmediğini gösterdi.
Gazze’deki soykırım sürecinde ümmetin, STK’ların, hatta Batılı ülkelerdeki insanların bile insanlık onuru adına üzerlerine düşeni yaptığını hatırlatan İmamoğlu, alimlerin de Gazze için İslam ülkelerinin cihat etmeleri gerektiğine dair fetvalar yayınladığını ancak devasa ordularına rağmen üzerine düşeni görevi yapmayanların sadece yöneticiler olduğunu ifade etti.
Netanyahu’nun tehditlerine gereken cevabı vermekte acizlenen yöneticilerin tıpkı sivil halk gibi kınadığını, miting yaptığını hatırlatan İmamoğlu, 2 milyarlık İslam âleminin işgalci Yahudi varlığı karısında hiçbir caydırıcı etkisinin olmamasının başımızdaki yöneticilerin korkaklığından kaynaklandığının altını çizdi.
Bu yöneticilerin kendi halklarını temsil etmediğini, kâfirlerin çizmiş oldukları Sykes-Picot sınırların bekçiliğini yaptığını ifade etti.
Yaklaşık on gün önce katil Netenyahu ‘Hilafet’in kurulmasına mani olacaklarını ve buna izin vermeyeceklerine’ dair sözleri hatırlatarak İmamoğlu, onların tek korkusunun bu olduğunu ve Müslümanların yüz yıl önce Osmanlı’da olduğu gibi yeniden Hilafet ile tek bir devlet olmasını istemediğini ortaya koydu.
Salondaki misafirlerin coşkuyla “Tek Ümmet Tek Devlet Tek Çözüm Hilafet” sloganları atmasının ardından İmamoğlu, kafilere şu şekilde seslendi:
“Ey kâfirler sizler kerih görseniz de Hilafet kurulacaktır. Çünkü bu Rasul’ün (s.a.v.) müjdesi ve Allah Subahehu ve Teala’nın vaadidir. Sizler Hilafet gerçeğiyle elbet yüzleşeceksiniz. Sonra ne mi olacak? Ve sonra yenilecek ve cehenneme sürüleceksiniz…”
Nevvaf Tekruri: “Gazze, Müslümanlara Çok Şey Öğretti”
Daha sonra kürsüye gelen Filistin Alimler Derneği Başkanı Nevvaf Tekruri, “Gazze’ye selam olsun, Gazzeli kadınlara çocuklara, tugaylara, tümenlere selam olsun” diyerek direnişi selamladı ve Gazze’nin Müslümanlara çok şey öğrettiğini ifade etti.
Tekruri, konferansı hazırlayan Hizb-ut Tahrir’e teşekkürlerini beyan ettikten sonra tek yolun cihad olduğunu, Gazze ve Filistin’in ancak böyle kurutulacağının altını çizdi. Tekruri, Gazze’ye ve Filistin’e verilen desteğe çok teşekkür ederek konuşmasına son verdi.
Tayyip Elçi: “Biz İslam İle İzzet Bulduk”
Medrese Alimleri Derneği Başkanı Tayyip Elçi, ümmetin dünya malına meylettiğini, istek ve arzularını Allah’ın emirlerinin önüne geçirdiğine dikkat çekip, kurtuluşa erişemediğini ifade eden konuşmasında “vehen” hadisini hatırlattı. Çoklukla değil, Allah’ın yardımı ile zaferin geldiğine dikkat çeken Elçi, Hz. Ömer r.a.’ın “Biz İslam ile izzet bulduk” sözlerini hatırlatarak konuşmasına son verdi.
Mehmet Göktaş: “Gazze Kazandı”
“Hilafet Kurulsun, ‘İsrail’ Yok Olsun” sloganlarıyla kürsüye gelen İlahiyatçı Yazar Mehmet Göktaş, hain Arap rejimlerinin ihanetine dikkat çekti. Kassam Tugayları ve Hamas’ın ümmetin yüz akı olduğunun altını çizen Göktaş, 7 Ekim 2023 Aksa Tufanı’ndan sonra Avrupa’da insanların İslam’a koştuğunu böylece Gazze’nin kazandığını, siyonizmin ise kaybettiğini ifade etti.
Muhammed Emin Yıldırım: “Zalim ‘İsrail’ ile Karşılaşmadan Canımızı Alma Allah’ım”
Kürsüye gelen son konuşmacı Siyer Vakfı Başkanı Muhammed Emin Yıldırım, tekbirler getirilmesi ve dua için salonu kıyama çağırdı. Güç sahiplerinin üzerine düşeni hatırlatmak için buraya geldiklerini ifade eden Yıldırım, Gazze’de mücahidlere Allah’tan yardım diledi. Şehitlerin tümünü Şehitlerin Efendisi Hz. Hamza ile haşret duasında bulunan Yıldırım, “zalim ‘İsrail’ ile karşılaşmadan canımızı alma” dileğinde bulundu.
Yıldırım duasında şu ifadelere yer verdi:
“19 aydır ordularına rağmen, petrol kuyularına rağmen kıllarını kıpırdatmayan bütün yöneticileri sana havale ediyoruz Allah’ım
Orduları bırakın, hala limanlarını ‘İsrail’e kapatmayanları sana havale ediyoruz Allah’ım.”
Duygusal duasına salon coşkulu bir şekilde amin derken Yıldırım, misafirleri ayağa kalkmaya çağırdı ve İslam uğrunda çalışmak için yemin ettirdi.