DOLAR

30,1045$% -0.01

EURO

32,7584% -0.03

STERLİN

38,0444£% 0

GRAM ALTIN

1.962,95%-1,24

ÇEYREK ALTIN

3.323,00%-0,32

BİTCOİN

1302035฿%1.00412

İmsak Vakti a 02:00
Diyarbakır HAFİF YAĞMUR
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Savaş Kapıda mı?

Savaş Kapıda mı?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Gazze Katliamları ve Suriye’deki Gelişmeler Işığında Türkiye-İsrail Gerilimi

Ortadoğu, yine kan ve çatışma sarmalında. Gazze’de devam eden insanlık dışı katliamlar ve Suriye’de derinleşen vekalet savaşları, bölgeyi bir kırılma noktasına sürüklüyor. İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları, artık birçok çevre tarafından açık bir soykırım olarak nitelendirilirken; uluslararası toplumdan gelen tepkilerin çoğu sembolik düzeyde kalıyor. Fakat dikkat çekici olan, bu sessizliğin ortasında Türkiye’nin sesinin daha gür çıkması.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İsrail bir terör devletidir” çıkışı, sadece bir söylem değil, Türkiye’nin dış politikada İsrail’e karşı net bir pozisyon aldığına dair güçlü bir sinyal. Türkiye, Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere çok taraflı platformlarda Filistin lehine diplomatik mücadele yürütüyor. Ancak kamuoyundaki yaygın kanaat şu: Artık sadece konuşmak yetmiyor, somut adımlar atılmalı.

Türkiye İsrail’e Karşı Doğrudan Müdahale Eder mi?

Bu sorunun yanıtı duygusal değil, jeopolitik gerçeklerle verilmelidir. Türkiye, NATO üyesi ve bölgesel güç dengelerini göz ardı ederek doğrudan askeri müdahaleye girişemez. Ancak bu durum, Türkiye’nin sahada dolaylı etkiler yaratamayacağı anlamına da gelmez. Özellikle Gazze’deki vahşetin Türk kamuoyunda yarattığı öfke, Ankara’nın daha sert ve proaktif adımlar atması yönündeki baskıyı artırıyor.

İnsani yardımlar, ekonomik yaptırımlar, diplomatik davalar gibi hamlelerin yanı sıra Türkiye’nin, bölgesel aktörlerle iş birliği içinde İsrail’in hareket alanını sınırlandırabilecek yeni stratejiler geliştirmesi kaçınılmaz hale geliyor. Fakat mesele sadece Gazze ile sınırlı değil. Gözler şimdi Suriye sahasına çevrilmiş durumda.

Suriye’de Yeni Bir Cephe mi Açılıyor?

İsrail’in son dönemde Suriye’deki faaliyetleri yalnızca İran destekli gruplara yönelik saldırılarla sınırlı kalmıyor. İsrail, Suriye’de etnik ve mezhepsel fay hatlarını derinleştirme stratejisini adım adım uyguluyor. Özellikle İsrail yanlısı liderlerin kontrolündeki Dürzi grupların silahlandırılması ve bu unsurlar üzerinden Suriye ordusuna pusu kurdurulması, yeni bir çatışma senaryosunun işareti olabilir.

İsrail uçaklarının, Dürziler bahane edilerek Suriye yönetimine yönelik hava harekâtları gerçekleştirmesi, gerçekte İsrail’in daha geniş bir stratejik hedef peşinde olduğunu gösteriyor. Zira bu saldırılar çoğu zaman Türkiye’nin kontrolünde olan ya da yakın bölgelerdeki gelişmeleri doğrudan etkileyebilecek alanlarda gerçekleşiyor.

Daha da çarpıcısı, İsrail’in uzun süredir PKK/PYD terör örgütüne verdiği silah, istihbarat ve lojistik desteğin, şimdi Dürzi milisler ve diğer etnik unsurlarla genişletilmesi ihtimali. Bu hamle, sadece Suriye rejimini değil, Türkiye’yi de hedef alan çok katmanlı bir kuşatma stratejisine işaret ediyor. Böylece İsrail, hem kuzey Suriye’de Türkiye’nin nüfuz alanını sınırlandırmaya çalışıyor, hem de yeni vekil unsurlar üzerinden Türkiye’ye karşı cepheyi büyütmeyi hedefliyor.

Türkiye Ne Yapacak?

Bu gelişmeler ışığında, Türkiye ile İsrail arasında doğrudan bir savaş ihtimali halen zayıf görünse de, Suriye cephesinde yaşanacak bir “yanlış anlaşılma”, “kaza” ya da vekiller üzerinden yürütülen çatışmalar bölgesel dengeleri altüst edebilir. Türkiye, bu örtülü tehditlere karşı diplomatik söylemin ötesine geçip sahada caydırıcılığını hissettirecek yeni adımlar atmak zorunda kalabilir.

Türkiye kamuoyunun Filistin konusundaki duyarlılığı yüksek. Devletin bu duyarlılığı görmezden gelmesi hem iç kamuoyunda kırılmalara neden olur hem de dış politikada tutarsızlık olarak algılanabilir. Ankara’nın atacağı her adım, yalnızca İsrail’le değil, aynı zamanda bölgede kurulan yeni denklemle de yüzleşmek anlamına gelecek.

Sonuç Yerine: Barış Mümkün mü?

Bölgedeki gelişmeler, İsrail-Türkiye hattında doğrudan olmasa da dolaylı çatışma riskini artırıyor. İsrail’in Filistin ve Suriye politikaları, sadece mevcut savaşları değil, potansiyel cepheleri de şekillendiriyor. Türkiye, hem insani hem stratejik sorumluluğunu gözeterek Filistin’in yanında yer almaya devam ederken; bu mücadelede barışın önünü açacak yapıcı, ama gerektiğinde caydırıcı bir duruş sergilemek zorunda.

Temennimiz, vekalet savaşlarının bölgeyi yeni bir büyük savaşa sürüklememesi. Fakat diplomatik hamlelerin yetersiz kaldığı noktada, sahada “dengeleri değiştirecek” gelişmelerin yaşanması da olasılık dışı değil.

Devamını Oku

Diyarbakır Web Tasarım Ajansı

Diyarbakır Web Tasarım