41,9963$% 0,23
48,7451€% 0,43
55,9475£% 0,23
5.599,75%1,25
9.612,00%0,14
4605795฿%1.64798
Dünyanın, ebedi bir huzura kavuşmak için çile çekilen geçici bir çilehane olduğuna inanlar son nefeslerine kadar hiçbir şeyden şikayet etmeyip , hiç kimseye neden oldukları çok kötü bir durumdan dolayı dahi sitem etmeden dervişane bir sabırla alın yazısı olduğuna inandıkları çilelerini çekmeye devam ederler.
Onu yıllar önce tanıdığımda Tanrı’nın dünyada çile çekmek için yarattığı kulları da varsa eğer o kullardan biri de kesinlikle budur diye düşünmüştüm.
Henüz iki yaşındayken annesini kaybetmesi ona daha o yaşta artık nazlanacak hiç kimsesi olmadığını çok acı bir şekilde öğrettiğinden hayatı boyunca hiç kimseden hiç bir beklentisi olmadan , hiç kimseye hiçbir şey için sitem etmeden hayatın karşısına çıkardığı her türlü zorluklara karşı içinde fırtınalar koparak yaşardı.
Bunun en önemli nedeni ise dünyada karşılık beklemeden sevmenin bir bedene bürünmüş hali olan bir anneden yoksun olmasının daha o küçücük bir çocukken ruhunda yarattığı o kocaman boşluğun hiç bir zaman kaybolmamasıydı belki de…
Çünkü mihnetiz yardım istenen , teklifsiz aranan, karşılıksız bir sevgidir anne .
Doğumdan hemen sonra kesilen kordon bağı yerine hiç bir gücün bir ömür boyu asla kesemeyeceği bir sevgi bağını anında kuran ve ilerde kendisini ne kadar üzerse üzsün aralarında ördüğü o sevgi bağından aldığı güçle yavrusunu her zaman affetmenin bir bahanesini anında mutlaka bulan nevi şahsına münhasır bir canlıdır anne.
Yanında olmasa da var olduğunu bile bilmek güven veren , yokluğu ise katlanılmaz olandır.
Seni uzaktan izleyip sen farkında bile olmadan her konuda yardımlar planlayan, karşılıksız seven , teklifsiz her şeyini verendir anne.
Annesizlik ise, size gölgenizden bile daha yakın olanın tarifsiz acısına bir ömür boyu katlanamamak, hayat enerjinizin çok büyük bir kısmını ölünceye dek kaybetmek, hayatınızda her zaman var olan , bir lütuf , bir değer değil de size verilmiş bir hak olarak algıladığınız kişinin varlığından artık yoksun kalmaktır.
Bundan dolayıdır ki ilerleyen yaşlarda artık her konuda kendine yetse bile, yine de her başı sıkıştığında yardım istemeden kendisine yardım edecek bir annesi olmamasının yüreğini gizlice kanattığını bazen birdenbire durgunlaşan bakışlarından anlardınız.
Çok küçük yaşta annesini kaybetmesinin travması onun yalnızca sevdiklerini kaybetmemek için sevdiklerine koşulsuz ve de itaatkar bir sevgiyle bağlanmasına sebep olmamış,
çocukken kendisinden esirgenen sevginin ve şefkatin eksikliğini kendisini tüm benliğiyle ailesine teslim ederek çocukken ruhuna yaralayan o sevgi ve şefkatin eksikliğini onlardan beklerken , onlara yalnızlığın o kahredici duygularını yaşatmamanın kutlu bir gayreti içinde de olmuştu hep.
Sevdikleri her zaman ve koşulda haklıydı onun için. Sevdiklerinin her isteği ( gücünün sınırlarını oldukça aşsa da) sorgusuz sualsiz yerine getirilmeliydi.
Oldukça ender bulunduğu neşeli ortamlarda ise konuşurken içindeki çocuksu heyecanı ele vermemek için genellikle göz temasından kaçınır , bulunduğu ortamın samimiyetine ikna olduğu durumlarda ise üzerindeki ürkekliği atarak ortalama bir zekanın kolay kolay algılayamayacağı zekice espriler yapardı.
Zihinleri menfaat ilişkilerine kilitlendiğinden, çıkar çatışması ve her türlü bencilliklerin gönül gözünü körelttiği bir çok insan müsveddesinin aksine günümüz dünyasında yalnızca emeğiyle var olmaya çalışan şikayet etmek yerine tahammül etmeyi içselleştirmiş çile mahkumu bir dervişti sanki
Geçmişte çile, şikayet etmek yerine tahammül etmeyi öğrenip ”Herkesi kendinden üstün görme” olgunluğuna erişmek ve vakti geldiğinde de bir tabut içinde ebediyete hoşça yolcu edilmek için bir dervişin bir şeyh nezaretinde karanlık bir hücrede yalnız başına kırk gün süre ile kendini dünyevi tüm zevklerden arındırarak çile odasında sürekli ibadetle meşgul olma olayıydı.
Tasavvuftaki çile isteğe bağlı ve bir ömür boyu değil de çile odasında yalnızca kırk gün olmasına karşın günümüz dünyasında bazı insanlar için ise isteğe bağlı değil de şartların da zorlamasıyla şimdi toplum içinde ve ne yazık ki artık bir ömür boyu sürmektedir.
Ve bugün dervişlik, artık çile odasında yalnızca 40 gün gün çile çekerek tasavvuf öğretisine konu olan kamil insan olmak değil, bireylerinin çoğunun gönül gözü körleşmiş bir toplum içinde bir ömür boyu çile çekerken çocuklarının rızkı için vicdan yoksunu, merhamet yoksulu işverenler arasında onurunu koruyarak var olmaya çalışmaktır.
Sevgili Cuma’m…
Ey çocuklarının rızkı için şikayet etmek yerine tahammül etmeyi seçmiş emekçi kardeşim.
Ey kara yazgısı için Tanrı’ya sitem etmeden bir ömür boyu çilesini dervişane bir olgunlukla yaşayan, abdestli dinsizlerin cirit attığı bir ülkede bir ömür boyu çile çekmeye mahkum edilmiş takkesiz , cübbesiz mümin.
Sen vicdanı kâr hırsının esiri olmuş , serveti çok olsa da merhametin kırıntısına dahi sahip olmayan bir işverenin “iş kazası” adı altında soğukkanlılıkla işlediği bir cinayetin kurbanı oldun. Bunu biz geride bıraktıkların olarak bir kenara yazıyoruz…
GÜLE GÜLE TEBESÜMÜNDE BİLE HÜZÜN GİZLİ ADAM…
GÜLE GÜLE ŞİKAYET ETMEK YERİNE TAHAMMÜL ETMEYİ BENİMSEMİŞ ÇİLE MAHKUMU DERVİŞ…
MEKANIN CENNET OLUR İNŞALLAH.
NOT: Siverek’teki yerel basın ve sivil toplum kuruluşlarının iş cinayetleri konusundaki sessizliği bir başka merhametsizlik örneğidir sanki.
SEVGİ AYDIN AKYALÇIN – SİGORTA SEKTÖRÜNDE GÜVENİN ADRESİ