Amerikan Kültür Koleji İngilizce Koordinatörü Ersin Ayaz :“Anaokulunda Haftada 20 Saat İngilizce; Türkiye’de Eşi Yok”

1

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Diyarbakır’ın En Çok İngilizce Eğitimi Veren İlk ve Tek Kolejiyiz

“Anaokulunda Haftada 20 Saat İngilizce; Türkiye’de Eşi Yok”

Diyarbakır Özel Amerikan Kültür Koleji İngilizce Koordinatörü Ersin Ayaz ile Röportaj

Diyarbakır’ın eğitim alanında öne çıkan kurumlarından Markalar Birliği Amerikan Kültür Koleji, özellikle yabancı dil eğitiminde attığı yenilikçi adımlarla dikkat çekiyor. Kolejin İngilizce Koordinatörü Ersin Ayaz ile yabancı dil eğitiminin önemi, ülkemizde yaşanan sorunlar ve okullarındaki özgün sistem üzerine konuştuk.

D.M:  Yabancı dil eğitimine diğer okullardan daha fazla önem vermenizin altında yatan sebepler nelerdir?

Ersin Ayaz: Günümüz küresel dünyasında uluslararası anlamda kitlelerle iletişim kurabilmek, dijital dünyada var olabilmek için en az ikinci bir dil öğrenmek kaçınılmaz hale geldi. Özellikle de bunu pratiğe döküp konuşabilmek gerekiyor. Ticari, ekonomik, sosyal, kültürel ilişkiler ortak bir dil kullanımını zorunlu kılıyor. İngilizce, dünya dili olarak kabul görmüş durumda ve iletişimin neredeyse tamamı bu dil aracılığıyla sağlanıyor. Biz de okulumuz açıldığı günden bu yana İngilizce eğitimine özel bir önem veriyor, modern yaklaşımlar ve yöntemlerle tüm kademelerimizde İngilizce öğretimini ön planda tutuyoruz.

D.M: Ülke olarak yabancı dil öğreniminde büyük sıkıntılar yaşamaktayız. Sizce bunun sebebi nedir?

Ersin Ayaz: Evet, haklısınız. Ülke olarak yabancı dil öğrenmede maalesef çok ciddi sıkıntılarımız mevcut. Biz de okulca bu gerçeklikten yola çıkarak gerek kullandığımız yöntem ve tekniklerle, gerek farklı dil öğretme metodlarıyla eğitimimizi çocuklarımıza aktarıyoruz. Dili konuşabilmenin çok temel bir mekanizması var aslında: tekrar etmediğiniz şeyi öğrenemezsiniz.

Mesela birisi size 1 yıl bisiklete binmeyi anlatsa öğrenebilir misiniz? Bisikletin üzerine binip pedallara basmanız gerektiği ve bununla birlikte dengede durmanız gerektiği sadece teorik olarak anlatılsa, bunun ne kadarını öğrenebilirsiniz? Öğrenmek için bunu deneyimlemek, risk almak ve sürekli pratiğini yapmak gerekiyor. İngilizce öğrenmeyi de biraz buna benzetebiliriz. Bu yüzden temel aldığımız şey dilin tekrarla ve sürekli pratik yaparak öğrenilmesi gerektiğidir.

Tüm bunların yanı sıra derslerin ne kadar ilgi çekici işlendiği de dil öğrenmede çok önemli bir rol oynamaktadır. Günlük hayatta yaşadığımız şeyler ne kadar rutin olursa o kadar çabuk unutulur. Çoğu insana dün ne yedin diye sorduğumuzda hatırlayamaması bu yüzdendir, çünkü yemek yeme alışkanlığı bir rutindir bizim için. Ancak sıra dışı yaşadığımız şeyleri de üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin yine de unutamayız. Geçen yıl 365 günden kaç gününü hatırlarsınız diye bir soru sorduğumuzda çoğunlukla hatırladıklarımız rutin dışına çıkan ve beyne ilgi çekici gelen şeylerdir.

Hayatımızda hep farklı ve değişik olanı hatırlama eğilimimiz vardır. Biz de bunu eğitim sistemimizde kullanıyoruz. Derslerimizi öyle bir öğrenme ortamı oluşturarak işliyoruz ki öğrencilerin algılarını hem açık tutmaya hem de mümkün olabildiğince her derste farklı kazanımlar elde etmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Bunları başarabildiğimizde dil öğrenme süreci öyle keyifli bir süreç olmaya başlıyor ki öğrencilerimiz okudukları herhangi bir dünya klasiği kitabı bile İngilizce okumanın hazzına sahip olmak istiyorlar.

D.M: Yabancı dil eğitimine sizce ne zaman başlanmalı?

Ersin Ayaz: Aslına bakarsak bilim insanları bile bu konuda ikiye ayrılmış durumdalar. Yabancı dilin küçük yaştan itibaren başlaması gerektiğini savunanlar ile yabancı dilin çocukta anadil bilinci geliştikten sonra başlaması gerektiğini savunanlar olarak tanımlayabiliriz bu farklı düşünceleri. Biz Markalar Birliği Amerikan Kültür Koleji olarak 2 yaşından itibaren anaokulumuzda haftada 20 saat İngilizce eğitimi vermekteyiz.

Buna bağlı olarak da her yaş grubunda farklı teknik ve yöntemlerle süreci yönetmekteyiz. Örneğin küçük yaş gruplarında daha çok oyun temelli öğrenme modelini benimsemiş bulunmaktayız. İlkokulda ise hedefimiz öğrencinin temel okuma yazma becerilerinin yanı sıra basit iletişim diye tanımlayabileceğimiz bir iletişim kurabilmesidir. Ortaokul kısmında daha çok çift veya grup çalışmalarının yer aldığı etkinliklerle, lisede ise akademik İngilizce ve proje tabanlı öğrenme üzerine yoğunlaşmaktayız. Tüm bu kademelerdeki amacımız, İngilizceyi günlük yaşamda işlevsel olarak kullanabilmeyi ve gerçek hayatla iç içe tutarak somut öğrenmeyi öğrencilerimize aşılamaktır.

D.M: Okulunuzdaki yabancı dil eğitimi sisteminizden biraz bahseder misiniz?

Ersin Ayaz: Hedefimiz, öğrencilerimizin küçük yaşlardan itibaren yabancı dil öğrenmeye karşı olumlu tutum geliştirmeleri ve farklı kültürlere karşı farkındalık kazanmaları. Anaokulumuzda Diyarbakır’da başka hiçbir kurumda olmayan haftada 20 saat İngilizce eğitimi veriyoruz.

Bunun 6 saati “Main Course” yani okuma, yazma, dinleme ve anlama becerilerini geliştiren derslerden oluşuyor. 4 saati ise tamamen konuşma odaklı “Speaking” dersleri. Anadili İngilizce olan öğretmenlerimizle öğrenciler birebir iletişim kurarak çekinmeden, özgüvenle kendilerini ifade edebiliyorlar. Geri kalan 10 saatlik kısmı ise “Mentörlük” adını verdiğimiz özgün bir uygulamayla yürütüyoruz.

Bu sistemde sınıfta hem anaokulu öğretmeni hem de İngilizce öğretmeni bulunuyor. Konular önce Türkçe işleniyor, ardından İngilizce tekrar ediliyor. Böylece öğrenciler kavramları iki dil arasında bağ kurarak öğreniyor. Amacımız, İngilizceyi ders dışı bir “ekstra” değil, günlük hayatın doğal bir parçası haline getirmek.

İlkokulda yine Main Course, Speaking ve Mentörlük dengeli bir şekilde uygulanıyor. Ortaokulda sınıf seviyelerine göre haftalık 6 ile 12 saat arasında İngilizce dersi veriyoruz. Lisede ise özellikle yabancı dil ağırlıklı sınıflarımızda haftada 20 saate kadar İngilizce eğitimi sunuyoruz.

Diyarbakır’ın en çok İngilizce eğitimi veren ilk ve tek kolejiyiz. Bu yüzdendir ki İngilizce departmanında toplam 23 adet İngilizce öğretmeni olarak görev yapmaktayız. Okul olarak yaptığımız uygulamalardan biri de okul açılışından kapanışına kadar tüm İngilizce ekibi olarak kendi aramızda İngilizce konuşuyoruz ki en başta bizler öğrencilerimize örnek olabilelim. Bundan sonraki hedefimiz de sadece İngilizce öğretmenlerimizin değil tüm çalışan öğretmen ve personellerimizin de İngilizceyi okul sınırları içinde kullanmasıdır. Çünkü Markalar Birliği Amerikan Kültür Koleji olarak İngilizce bizler için bir ders değil, bir yaşam biçimidir.